Asgari ücret komisyonu toplandı. 2026 yılı için belirlenecek olan ücret, milyonlarca emekçinin alım gücünü, ailesinin geleceğini, hayallerinin sınırlarını doğrudan etkileyecek.

Ancak bu yılki toplantılar, her yıl yaşanan gerginliklerin ötesinde bir sorunu daha barındırıyor: Türk-İş'in masadan çekilmesiyle, işçi tarafının en büyük temsilcilerinden biri “topal” kalan bir müzakere sürecinde yer almıyor.

Masanın bir ayağının eksik olması, yalnızca sembolik bir kayıp değil. Bu durum, asgari ücret belirleme mekanizmasının temelindeki “üçlü yapıyı” – işçi, işveren ve devlet – sarsıyor. Sendikalar, işçilerin haklarını ve çıkarlarını savunmak için vardır. Onların masada olmaması, milyonlarca asgari ücretlinin sesinin tam anlamıyla duyulmaması anlamına geliyor. Şimdi, işveren ve devlet tarafından belirlenecek bir rakamı bekleyen işçiler, adil bir sonuç için temsilcilerine ihtiyaç duyuyor.

Asgari ücret sadece bir rakam değildir; bir ülkenin emeğe verdiği değerin, sosyal adalet anlayışının ve ekonomik vizyonunun aynasıdır. Enflasyonun gündelik hayatı derinden etkilediği, geçim sıkıntısının birçok aileyi zorladığı bir dönemde, asgari ücret belirleme süreci daha da önem kazanıyor. Bu süreçte, işçilerin haklarını en güçlü şekilde savunacak olan sendikaların varlığı, yalnızca rakamsal bir artış için değil, aynı zamanda sürecin meşruiyeti için de kritik öneme sahip.

“Ne kadar adil bir sonuç çıkar?” sorusu, tam da bu noktada anlam kazanıyor. Adalet, yalnızca belirlenen rakamın yeterliliği ile değil, aynı zamanda bu rakama nasıl karar verildiği ile de ilgilidir. İşçi tarafının tam ve etkin katılımı olmadan alınacak kararlar, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, temsil açığı nedeniyle sorgulanmaya açık kalacaktır. Bu durum, yalnızca asgari ücretlileri değil, tüm çalışan kesimleri ilgilendiren bir güven sorunu yaratabilir.

Sonuç olarak, asgari ücret müzakereleri teknik bir toplantı olmanın ötesinde, toplumsal diyaloğun ve sosyal barışın da bir göstergesidir. İşçi tarafının bütünlüklü temsili, yalnızca daha adil bir ücret için değil, aynı zamanda demokratik bir sürecin sağlıklı işlemesi için de gereklidir. Umuyoruz ki, süreç içinde tüm taraflar masada yerini alır ve asgari ücret, işçilerin onurlu bir yaşam sürmesini sağlayacak, ekonomik gerçeklerle uyumlu, adil bir düzeye ulaşır. Çünkü unutmamak gerekir: Emeğin değeri, bir ülkenin gerçek değeridir.