Son yıllarda ülke puanına en çok katkıyı yapan, şampiyonun direkt şampiyonlar ligine katılımı ve ülkemizin Avrupa’daki itibarını yükselten Fenerbahçe bu gece Alman ligi 3. sıra ekibi Stuttgart'ı etkili ve ne yaptığını bilen bir oyunla yenerek eli boş yolladı.

Tesesco Çarşamba günü basın toplantısında ne anlattıysa Perşembe akşamı sahada bire bir izletti. Rakibin korner atışlarına kadar analiz edilip önlemler alınması, savunma ve hücumda kompakt mücadele Karagümrük maçında evine mutsuz dönen Fenerbahçe’lileri hayli sevindirdi.

Birbiri için oynayan, adım adım antrenör takımına dönüşen Fenerbahçe iyi konsantre olduğunda “hazırlık dönemi verimsizliği” konularının aslında boş olduğunu gösteriyor.

Esasında bunun fiziksel bir karşılığı elbet var ama çaba ile istek o eksiği kapattı bu akşam.

Merkeze geri dönen Skriniar savunmayı adeta sancak koruyan muhafızlar gibi çevreledi. Yetmedi bir de penaltı kazandırdı. Kaptan mükemmeldi.

Fakat özel olarak şunu söylemek lazım. Fenerbahçe orta sahası tam bir “top kapma canavarı” gibiydi. İsmail Yüksek 8 numaraya daha yakın Alvarez ise direkt 6 numara pozisyonlanması ile rakibin orta sahası ile harika mücadele etti.

Geçen hafta dinlendirilen En Nesyri bu gece gol bulamasa da takım oyununa katkısı ile bu defa geçiş hücumlarına olumlu etki edebilmesi ile eski günlerden bir esinti hissettirdi.

Tabi Kerem Aktürkoğlu ile Nene kenarlardan Stuttgart beklerini adeta deliye döndürdü. Geçişlerdeki başarıları, top saklayabilişleri ve oyunda iki yönlü katkıları sezonun en etkin gösterisine dönüştü. Zaten bu maç Tedesco döneminin en iyi ve antrenörün isteklerinin harfiyen uygulandığı maçtı.

Tedesco 76 dakika oyuncu değiştirmedi. Takım dirençli kaldı ve oyuna güvendi. Sonrasında yaptığı değişiklikler ise yerinde ve direnç veren hamleler oldu. Jhon Duran’ın uzun zaman sonra süre alması takıma katkı vermese de oyuncuyu hazırlama için gerekli bir şeydi.

Maçın hakemi sanırım 8 kez süper ligde VAR olarak görev yapmış. Verdiği ve vermediği saçma kararların ardından kim bu adam diye araştırınca karşıma çıktı. Yani sahada Atilla Karaoğlan, Cüneyt Çakır, Arda Kardeşler, Cihan Aydın gibi yetenekleri sınırlı çevresi güçlü ve o sebepten sahada olan bir süperlig hakemi var gibiydi.

Fenerbahçe lehine verdiği penaltı doğruydu fakat öncesinde Alvarez’e yapılan harekete kırmızı kart vermemesi skandal bir hataydı. Fenerbahçe’li oyunculara bonkörce sarı kartları verip bu pozisyonu geçiştirmesi tam bizim hakemlerin tarzından!

Fenerbahçe 13 kez karşılaştığı Alman takımlarından sadece 1 galibiyet alabilmişti. Bu akşam 2. galibiyeti aldı. Stuttgart şampiyonlar ligi seviyesinde bir takım ve bu galibiyet gerçekten önemsenip büyütülecek bir kazanç.

Yazımın sonunu özel olarak provokatörlük için İstanbul’a gelen Deniz Undav’a ayırdım!

Deniz Undav’ın saçmalıklarla dolu paylaşımlarına Fenerbahçe oynadığı oyunla, tribündeki büyük taraftarı ise muazzam desteği ile karşılık verdi.

İstanbul’a

Türk’ün,

Atatürk’ün,

Türk milletinin topraklarına,

Türkiye’ye gelen,

77 etnik kökenden oluşup 1 millet olarak yaşayan,

haini içinde barındırmayan Aziz Türk halkı adına cevap verdi sarı kanarya.

Deniz Undav gibi vatansızlara İsmail Yüksek gibi Anadolu evladı milletinin insanı bizim her takımımızda çıkar. Ağzının payını da oyunun hakkını da verir.

UEFA’nın bu kepaze oyuncunun ırkçı paylaşımlarına, hadsiz hareketlerine ceza vermemesini anlıyorum. Zira UEFA Rus takımlarına ceza verip soykırımcı İsrail faşizmine ses çıkarmamıştı.

Fakat Alman disiplinine sahip Stuttgart takımının böyle hadsiz bir oyuncuyu uyarmaması beni şaşırttı.

Almanlar dil din ırk ayırmaksızın insana ve bayraklara değer veren bir millet. Deniz’in saçmalıklarını cezasız bıraktılar.

UEFA ise müslümanlara yapılanlara para için ses çıkartmayan soykırım destekçisi “respect” sözünün sadece “for money” anlamında yaşayan bir topluluk.

Allah bunların… neyse.

Helal olsun sana Dorgeles Nene diyerek maçın üçlüsüne yazamamış olmamın azabı hafifleteyim.

Maçın Üçlüsü

Skriniar - İsmail Yüksek - Alvarez