Futbol bazen sadece teknik ve taktikle ilgili değildir. Bazen yürek, bazen inanç, bazen de o anı doğru okuyabilme becerisidir galibiyeti getiren. Fenerbahçe, Kadköy'de Feyenoord’a karşı oynadığı maçta tam da bunu gösterdi: Hem futbol zekâsıyla, hem de yüreğiyle kazandı.

Maçın başlarında Feyenoord’un yoğun adam adama baskısı karşısında bocalayan Fenerbahçe, kısa sürede çözümü uzun toplarda buldu. Jhon Duran’ın golü, bu stratejinin ne kadar doğru olduğunu kanıtladı. Peş peşe gelen gollerle beraber tribünler coştu, saha yandı. Devre 2-1 bitince, tur için inanç arttı. Fenerbahçe gibi bir ekibin uzun toplar ve duran toplarla gol bulması sürpriz değil; nitekim fizik üstünlüğü, Feyenoord’u zorlayan en büyük koz oldu.

Fred’in muhteşem golü sonrası savunmada kalsak da, Szymanski ve En-Nesyri’nin kontrataklardaki ölümcül etkisiyle tur kapısı aralandı. Ancak İrfan Can’ın elle oynadığı top ve yediği gol, bu seviyedeki bir maçta affedilemez bir dikkatsizlikti. Neyse ki, Brown’ın beraberlik golü sonrası Feyenoord’un yıkılışı hızlı geldi. Lotomba’nın yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu: “Buradan çıkamayız.”Feyenoord’u 5 golle uğurlayan oyuncu grubu, Jose Mourinho ve taraftar alkışları fazlasıyla hak ediyor.

Fenerbahçe, yüklenen rakip karşısında soğukkanlılığını korudu, akıllı futbol oynadı ve farklı galibiyetle turu garantiledi. Bu zafer, sadece skorun ötesinde bir anlam taşıyor: Fenerbahçe, Avrupa’da kendine yeniden saygı kazandırdı. Maçtan sonra kazanılan sadece üç puan değil, büyük bir gurur da var.