Domenico Tedesco'nun Fenerbahçe'si, Antalyaspor maçını kazandı, ama bu galibiyet, taraftarın yüreğine su serpmekten öteye geçemedi.
Futbolun sadece yıldız isimlerden ibaret olmadığını bir kez daha acı bir şekilde tecrübe ettik. Dün gece sahaya sürülen ilk 11, maçın stratejik olarak nasıl okunması gerektiğine dair adeta bir davetti. Orta sahada pres yapmayan, defansif devamlılıktan yoksun Talisca ve Asensio ikilisi, rakibe açık bir mesaj verdi: "Organize olabilirsen, buradan geçebilirsin."
Antalyaspor bu daveti geri çevirmedi. Alanı mükemmel daralttı, Fenerbahçe'nin hücum dizilişlerini adeta bir labirente çevirdi. Ancak kendi final ataklarında ki etkinliği, Fenerbahçe'nin hücumdaki kısırlığı kadar sınırlı kaldı. İlk yarıda sadece bir net pozisyon bulabildiler, o da Ederson'un müdahalesiyle sonuçlandı. Fenerbahçe ise, tüm sezon olduğu gibi, hücum girişimlerinde son derece verimsiz ve yaratıcılıktan uzaktı. Takımı ancak ikinci yarıda penaltıdan gelen gol gibi bir lütuf rahatlattı. Maçın sonlarına doğru başlayan gerilim, 90+2'de gelen ikinci golle dağıldı.
Asıl mesele ise bu üç puanın ötesinde. Çünkü önceki Başkan Ali Koç, futbolla, mantıkla ve spor bilimiyle bağdaşmayan bir karara imza attı: Jose Mourinho ile devam. Kendi şahsi menfaatlerini ve kişisel markasını takımın çıkarlarının önüne koyan Portekizli teknik direktör, elindeki mevcut oyuncu grubunun neredeyse tamamını geriletti. Üzerine de inanılmaz bir kaynak harcayarak takımı daha da zayıflattı. Ve gitti..
Geçen sezon Oğuz Aydın ve Kostic'ten oluşan kanatların yarattığı akışkanlık ve etki ortadaydı. Onların yerine bugün sahada Brown ve Semedo'yu görüyoruz. Bu, sadece bir oyuncu değişimi değil, aynı zamanda bir strateji ve verimlilik iflasıdır. Mourinho ile sürdürülen bu yol haritası, Fenerbahçe'yi sadece bugünden değil, yarınlardan da edecek gibi görünüyor. Tedesco bu enkazı nasıl kaldıracak hep birlikte göreceğiz.