Türk Milli Takımı’nın sahada kurduğu savunma düzeni, rakibe nefes aldırmayan, dayanılmaz bir baskıydı.

Özellikle Yunanistan’ın uzunlarının hücumlarını etkisiz hale getirmek için uygulanan “dış atışlar”lar, neredeyse kusursuz işliyordu. Savunmacılarımız, her hücumu büyük bir azimle aşarak, Yunan oyun kurucularının önüne adeta bir duvar gibi dikildi. Bu agresif ve disiplinli yaklaşım, rakibin hücum ritmini tamamen bozmayı başardı.

Ancak bu yoğun fiziksel eforun bedeli de vardı. Gardlarımız, sahada sürekli rahatsız edildi, mücadele her anıyla yorucuydu ama bu yorgunluk, zaferin bedeli olarak gururla taşındı.

Bu geceye damga vuran bir diğer önemli nokta ise Koç Ergin Ataman’ın devler ligine karşı sergilediği stratejik dehaydı. Yunanistan’ın en büyük silahı Giannis Antetokounmpo ile başa çıkmak için karmaşık planlara gerek yoktu. Ataman’ın basit ama son derece etkili planı: sıkı, organize ve hiç pes etmeyen bir kolektif çaba. Bu plan, çelikten bir iradeyle sahada hayat buldu.

Ve bu milli takımın yıldızı, yarınların umudu: Alperen Şengün... Houston Rockets formasıyla geçirdiği harika sezona, milli formayla devam ediyor. Henüz 23 yaşında olmasına rağmen, sanki sahalarda on yıllardır oynuyormuşçasına bir olgunluk ve deneyim sergiliyor. Pota altında sergilediği güç, top hakimiyeti, oyun zekası ve attığı son derece akıllı paslar onu farklı kılıyor. Sahadaki her hareketiyle ilham veren, geleceğin süper yıldızı olduğunu herkese hatırlatan bir deha.

Bazen zafer, parlayan yıldızların gölgesinde, sessiz sedasız örülen bir duvarda saklıdır. Bu gece Yunanistan'ı devirirken sahne ışıkları Alperen Şengün'e çevrilmişti, ancak zaferin temelini, hiç beklenmedik bir yerden, Ercan Osmani'nin çelikten iradesi ördü. Antetokounmpo denen bir devi, onu sahada varolmamışçasına "silerken", hücumda da attığı imkansız üçlerle Yunanistan'ın kalbine hançeri saplayan oydu. Tüm dikkatler süperstarımıza odaklanmışken, o, rakibin en savunmasız anında, bir keskin nişancı titizliğiyle her şutu soktu. Bu, bir maç kazanmaktan öte, kolektif bir ruhun zaferiydi. Çünkü takım sporu, yalnızca yıldızların değil, gerektiğinde bir "atom karınca"nın tüm sahaya hükmedebileceğinin ve bir gece için efsaneleri susturabileceğinin en güzel kanıtıdır.

Bu gece, sadece bir galibiyet değil, aynı zamanda Türk basketbolunun savunma iradesinin ve parlayan yıldızının tüm dünyaya ilanıydı. Gelecek, Alperen Şengün gibi bir dehanın izinde, çok daha aydınlık.