Türkiye’de siyaset uzun zamandır kirliydi. Ama bu kez kir yetmedi…Pislik siyasetin bizzat içine döküldü.

Bir il binasında yaşananlar, sadece bir saldırı değil;

siyasetin çürüdüğünün resmidir.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kimliği belirsiz kişiler gece yarısı gizlice giriyor.

Çağrı Heyeti’nden Zeki Şen ve Erkan Narsap’ın kullandığı odaya giriyor.

Ve odayı pislikle kaplıyorlar.

Yerlerde dışkı ve idrar.

Evet.

2025 yılında Türkiye’de siyaset, fikirle değil,

pislikle konuşulan bir noktaya gelmiş durumda.

Bu bir protesto falan değil.

Bu bir tepki değil.

Bu, düpedüz ahlaksızlık.

Ve maalesef siyaset kurumunun düştüğü en dip seviyedir.

Hedef belliydi:

Mahkemenin görevlendirdiği Gürsel Tekin ve atanan Çağrı Heyeti.

Ama burada bir parantez açmak lazım…

Gürsel Tekin bu partinin dün geleni değil.

Bugün ortaya çıkanı hiç değil.

Bu partinin İstanbul’da hafızasıdır.

Sokağı bilir, mahalleyi bilir, örgütü bilir.

Bu partiye yıllarını, gençliğini, emeğini vermiş bir isimdir.

Eleştirirsin…

Kızarsın…

Ama bir insanın, mücadelesine böyle bir saldırı yapılmaz.

Yapılamaz.

Yapıldıysa da bu artık parti içi mesele değil;

siyasi kültürün çöküşüdür.

Gürsel Tekin düzenlediği basın toplantısında sakin ama net konuştu:

“Kameralar inceleniyor, failler bulunacak.

Bu olay sadece bize değil, siyasetin onuruna yapılmıştır.”

Doğru söyledi.

Çünkü olay bireylerin değil, kurumların utancı.

Bu pisliği yapan eller bulunur.

Ama asıl mesele,

bu pisliğe zemin hazırlayan zihniyetin nasıl temizleneceği.

Zeki Şen ve Erkan Narsap’ın kullandığı odaya yapılan bu saldırı…

CHP’nin tarihine değil,

Türkiye’nin siyaset kültürüne yapılmış bir saldırıdır.

Bir odayı kirlettiler.

Evet.

Ama asıl kirlenen, o odaya girenlerin zihniyetidir.

Bir odaya dışkı bırakıp siyaset mi yapılır?

Bir masaya idrar dökerek güç mü gösterilir?

Atatürk’ün kurduğu partiye böyle mi sahip çıkılır?

Bu mu siyaset?

Bu mu mücadele?

Bu saldırı sadece CHP’ye yapılmadı.

Demokrasiye yapıldı.

Kurumlara yapıldı.

Siyaset kirliydi, kabul.

Ama bu…

Bu başka bir şey.

Bu artık çürümenin kokusu.

Ve soruyorum:

Bu kokuşmuşluğa kim dur diyecek?

Koltuğu değil, koltuğu kirleten aklı kim temizleyecek?

Siyaseti bu bataktan kim çıkaracak?

Cevap gelmezse…

Temizlenecek tek şey oda olur.