Cemre, doğanın uyanışının habercisi, baharın ilk adımıdır…
Güneşin yüzünü göstermesiyle beraber baharın müjdecisi olan ilk cemre, 19 - 20 Şubat tarihlerinde havaya, 26 - 27 Şubat tarihlerinde suya 5 - 6 Mart tarihlerinde ise toprağa düşecek…
Cemre, tabiatın yeniden canlanacağının işaretidir…
Eskilerin deyimiyle Cemre, sadece sıcaklığı değil, umudu, yenilenmeyi ve hayatın döngüsünü de beraberinde getirir.
Bugün, 20 Şubat... Takvime göre ilk Cemre’nin havaya düşmesi gerekiyordu…
Hani derler ya “Havaya Cemre düştü, ısınacağız artık!” diye...
Fakat İstanbul’da durum pek de öyle değil. Pencereden dışarı bakınca, Cemre’nin sıcak dokunuşunu değil, lapa lapa yağan karın beyaz örtüsünü görüyoruz…
Doğa, bu sefer Cemre’ye ufak bir şaka yapmış gibi...
Baharın gelişini müjdeleyen Cemre, her ne kadar içimizi ısıtsa da doğa bazen kendi bildiğini okur. İstanbul’da kar yağışı hayatı felç etmiş, okullar kapanmış, çocuklar kartopu oynamak için sokaklara koşmuş…
Cemre’nin getirmesi beklenen o ılık esinti rafa kalkmış gibi görünüyor…
Aslında bu tezat, hayatın kendisini de anlatmıyor mu?
Umut ederiz, planlar yaparız ama hayatın bize sundukları çoğu zaman bambaşka olur…
Yine de Cemre’nin düşmesi, karın beyaz örtüsünün altındaki baharın habercisidir…
Belki bugün üşüyoruz ama bu kar eridiğinde, toprağın altında uyanmayı bekleyen tohumlar filizlenecek…
Bugün yağan kar, yarın açacak çiçeklerin suyunu biriktiriyor aslında…
Doğanın bu muhteşem döngüsünde, Cemre de kar da aynı hikayenin parçaları…
Doğanın bu şaşırtıcı tezatlarına aslında hiç yabancı değiliz…
Geçmişten bugüne, Cemre'nin düşmesiyle baharın sıcaklığını bekleyenler, karın soğuğuyla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramış olabilirler…
Ancak belki de Cemre’nin asıl mesajı burada gizlidir…
Her bekleyiş, her umut, zamanını bekler…
Tıpkı toprağın altında sessizce bekleyen tomurcuklar gibi...
Cemre’nin düşmesiyle beraber doğa ananın kulağımıza fısıldadığı o ince mesajı duymak gerek: “Her şeyin bir zamanı var”…
Karın soğukluğunda bile baharı hissetmek, zorluklar karşısında umudu diri tutmak gerek…
Dışarıda kar yağarken bile içimizdeki baharı yeşertmek, belki de hayatın en büyük öğretisidir.
Sonuçta, Cemre’nin düşmesiyle bahar gelmese de, içimizdeki baharı yeşertmek bizim elimizde. Dışarıda kar yağarken bile baharı hissedebilmek, umut etmek ve yenilenmek, belki de Cemre’nin bize vermek istediği en büyük derslerden biridir.
İnancını, umudunu ve sevdasını mısralarına yansıtan Edebiyatın unutulmaz usta şairlerinden Abdürrahim Karakoç'un “Beşinci Mevsim” adlı şiirinden bir alıntıyla yazımı bitiriyorum.
“Düştü can evime dördüncü cemre
Dünyayı üçüncü gözümle gördüm.”