Bu hafta sonu AK Parti’nin iki farklı programını takip ettim. Ve Esenyurt’ta kulis kokusu oldukça ağırdı…

Aynı parti… Aynı ilçe… Aynı hedef… Ama iki ayrı fotoğraf…

Ve bu iki fotoğraf bana şunu gösterdi: Esenyurt’ta siyaset kaynıyor.

Akışa kapılıp gitmek değil mesele; bakıp görmek, duyup anlamak gerekiyor.

Ben de tam bunu yaptım.

Protokollerde gülen yüzler vardı belki…

Ama arka sıralarda bir fısıltı dolaşıyordu:

“Esenyurt’ta bir şeyler oluyor…”

Bu hafta sonu o fısıltı ses buldu.

Söz oldu. Kavga oldu.

Umre Programı: Duygu Güçlü, Strateji Tartışmalı…

İlk olarak; AK Parti İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz’in, Küçükçekmece Dernekler Federasyonu ile birlikte düzenlediği Kan Kardeşliği ve Umre Buluşması için Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi’ndeydik.

Protokolde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin

ve İstanbul milletvekilleri vardı.

Salonda yaklaşık 7.000–7.500 kişi vardı.

10 bin kişilik salonda bu sayı ne az ne tam… Hedeflenen en üst seviye değil.

Neden?

*Mekân Esenyurt değil

* Ulaşım ve otopark sorunu

*Hafta sonu düğün yoğunluğu

*Aynı gün Esenyurt Meydanı’nda DEM Parti mitingi

Bir detay daha:

Seyithan İzsiz Vanlı bir siyasetçi.

Geçmişinde Van STK’larında ciddi emeği var.

Ama Vanlı hemşehrilerin salondaki desteği beklenen düzeyde değildi.

En duygulu an ise İzsiz’in hayat hikâyesinin sahneye yansımasıydı.

Hemşehriler ve STK’lar yerine insanların duygularına dokunan görüntüler konuştu.

Ve şu not düşüldü: Bu program Esenyurt’ta olsaydı, salon dolar taşardı.

Duygu tamamdı. Ama siyaset ise biraz eksik kaldı.

STK Buluşması: Alkışın Adresi, Sessizliğin Sahibine Gösterdi…

Pazar sabahı Esenyurt Nikah Sarayı…

AK Parti Esenyurt İlçe Teşkilatı’nın düzenlediği STK buluşması…

Salon doldu değil, taştı.

Ama organizasyon sınıfta kaldı:

*Protokol karmaşası

*STK’lar geri planda

*Kahvaltı zayıf

Program Kur’an tilavetiyle başladı. Saygıyla dinledik.

Fakat ardından verilen vaazda: “Allah’ım bütün kadınlara örtünmeyi nasip et.”

Kadının başını örtüp örtmeyeceğine kim, hangi hakla karışır hocam?

Biz kadınlar açıksak da kapalıysak da kendi kararımızla varız bu hayatta.

Ve sonrasında konuşmalarla başlayan tansiyon sahneye taşındı.

Kavganın Kökü: Kayyum Eleştirisi

Bir hafta önce Milletvekili Seyithan İzsiz kayyum yönetimine sert eleştiriler yapmıştı:

Bir hafta önce Milletvekili Seyithan İzsiz, kayyum yönetimine sert eleştiriler yapmıştı:

“Esenyurt’un esnafını bu kadar zora sokamazsınız.”

“Ecrimisil artışları yüzde 100-200 olamaz.”

“Bugüne kadar idare edilen esnafa bir günde tebligat gönderilemez.”

İşte bu sözler STK buluşmasında geri döndü.

Esenyurt İlçe Başkanı Togay Çoban açıkça yanıt verdi:

“Devleti eleştirmek bize yakışmaz. Devletimizin gönderdiği kadrolara sahip çıkmak zorundayız.”

“Eksiği varsa arar konuşur eksiklerini tamamlamasını isteriz.”

Ve Salon Asıl Burada Alev Aldı!

Çoban konuşmasını yaparken Milletvekili Seyithan İzsiz salona girdi.

Dakikalarca süren tezahürat…

Sloganlar… Ayakta alkışlar…

Salonda rüzgâr döndü. Konuşma gölgede kaldı.

Bu sahne sonrası kulislerde;

“Bilerek gecikti”, “Salonun enerjisini topladı”, “Güç gösterisi yaptı” yorumları dolaştı.

Bir diğer iddia:

İlçe Başkanı Togay Çoban, üç milletvekilini İzsiz’e karşı konuşturmak için kurguladı.

Zira art arda yapılan konuşmalar çok şey anlatıyordu…

Konuşmaların dili:

Milletvekili Seda Gören Bölük

“Esenyurt hiç kimsenin tapulu malı değil.”

Salonda uğultu:

“Sen ne zamandır Esenyurtlusun?”

Milletvekili Halis Dalkılıç

“Salonda Vanlılar çoğunlukta.”

Coşkuyu küçümseme çabası…

Ama karşılık bulmadı.

Milletvekili Şamil Ayrım Toparlamaya çalıştı ancak Çoban’ın çizgisine yakın kaldı.

Ve herkes fark etti:

Bu masa İzsiz’e karşı kurulmuştu. Salondaki yorumlar da bu yöndeydi.

Salonun Nabzı Tek Bir Yere Döndü…

Seyithan İzsiz kürsüye çıktığında salonun nabzı tek bir yere döndü.

Önce kimlik vurgusuna cevap verdi:

“Ben Vanlı olduğum kadar Ardahanlıyım, Orduluyum, Sinopluyum, Samsunluyum.

Esenyurt’un hizmetkârıyım.”

Sonra esas konu:

“Ben bu bölgenin milletvekiliyim. 30 yıldır buradayım.

Esenyurt’un hakkını yedirtmem!”

“Bir Zabıta müdürü gelmiş, kimseyi muhatap almıyor. Kimse bizim insanımıza yukarıdan bakamaz!”

“Cumhurbaşkanıma Esenyurt’u kazandıracağım dedim.

O sözü tutmazsam hayat bana haram olsun!”

Konuşması defalarca alkışlarla kesildi.

Ve herkes şu notu aldı:

“Esenyurt’ta halkın ve siyasetin nabzını şu an Seyithan İzsiz tutuyor.”

Finalde Verilen Mesaj Değil, Çekilen Fotoğraf Konuşuldu…

AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir konuşmaya başladığında salon hızla boşaldı.

Bu görüntü kulislerde İzsiz’e yazıldı:

“Planlı güç gösterisi…”

Ben gördüğümü yazıyorum.

Yorumu ise kamuoyuna bırakıyorum.

Son Söz: Bundan Sonrası Daha Da Sertleşecek

Hafta sonu Esenyurt’ta gördüklerim sadece iki program değil…

Siyasetin sahneye çıktığı bir yüzleşmeydi.

Bu hikâyede taraf tutmak bize düşmez…

Ama hakikatin işaret ettiği bir yön var:

Bir yanda; milletin derdini dillendirip yanlışı cesurca söyleyen, sahada halkla omuz omuza yürüyen bir siyaset…

Diğer yanda; “Devleti eleştirmek bize yakışmaz” diyerek eleştiriyi duvara çarpan “Sorgusuz destek” anlayış…

Esenyurt halkı artık şunu biliyor:

Sessiz kalanın değil, ses verenin sözü tutulur bu şehirde.

Ve sorulması gereken soru net:

Siyaset millete rağmen mi yapılır,

yoksa millet için mi?

Ben bir gazeteci olarak gözlemlerimi yazdım.

Karar ve yorum ise…

Esenyurtluların, İstanbulluların ve kamuoyunun vicdanında.