Bir eğitim yılının daha sonuna geldik. Bu hafta sonu binlerce öğrenci, hayatlarının belki de en kritik sınavlarından birine girecek.

Lise ve üniversite sınavları, çocuklarımızın geleceğini şekillendirecek önemli dönüm noktaları. Ancak bu süreçte, sınav salonundaki gençlerden daha fazla stres yaşayan bir kesim var: ebeveynler.

Çocuğunun iyi bir okul kazanması, veliler için yalnızca akademik bir başarı değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir planlama meselesi haline geliyor. "Devlet okulunu kazanamazsa özel okul masraflarını nasıl karşılayacağım?", "Şehir dışında bir üniversiteyi kazanırsa yaşam koşullarını nasıl düzenleyeceğiz?" gibi sorular, ebeveynlerin zihnini sürekli meşgul ediyor.

Çevremdeki aileleri gözlemledikçe, bu sınav maratonunun yalnızca çocuklar için değil, aileler için de ne kadar yıpratıcı olduğunu fark ediyorum. Kimi veliler, çocuklarının geleceği adına kendi hayatlarını ertelemeye hazır; kimileri ise ekonomik kaygılar nedeniyle derin bir çıkmazda. Sanki sınav, yalnızca çocukların değil, tüm ailenin kaderini belirleyecekmiş gibi bir hava hakim.

Oysa unutmamalıyız ki, bir sınavın sonucu, ne bir gencin değerini belirler ne de bir ailenin geleceğini tamamen şekillendirebilir. Çocuklarımızın mutluluğu ve sağlığı, en az "iyi bir okul" kadar önemli. Belki de bu süreçte onlara en büyük desteği, sınav sonucundan bağımsız olarak yanlarında olduğumuzu hissettirerek verebiliriz.

Tüm öğrencilere zihin açıklığı, ailelerine de sabır diliyorum. Umuyorum ki bu sınavlar, yalnızca birer basamak olur; hayatın kendisi değil...