1998'de otellerin bodrum katlarında başlayan hikâye, şimdi cebimizde devam ediyor. Devlet harekete geçti ama bu mücadele hepimizin.

Ofiste gece geç saatler. Ekranın soğuk ışığında, bir zamanların kumarhane patronlarının sararmış fotoğraflarına bakıyorum. 11 Şubat 1998’de vurulan o kilit, sadece binaların kapılarını kilitlemedi, ülkenin kolektif hafızasına karanlık bir dönemi sonsuza dek kazıdı. 8 yıllık yasal varlık, 80 yıllık bir tahribatın faturasını kesmişti nesillere. Lüks otellerin altlarındaki o cehennem çukurları, sadece paraları değil, insanlıkları da yuttu. Silah sesleri, ağlayan çocuklar, otel önlerinde namusları ve hayatları üzerinden pazarlık yapan insanlar… O masalarda uyuyakalanlar, bir daha asla uyanamadılar.

Bugün, o kilitlerin paslandığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. O kilit sadece fiziki kapıları kapattı. Kumar illeti, dijital çağın karanlık dehlizlerinde, çok daha görünmez, çok daha yaygın ve çok daha acımasız bir şekilde varlığını sürdürüyor. ‘Sanal’ denilen o aldatıcı kelime, gerçekliğini bir an olsun gizleyemiyor; kaybeden yine aynı çocuklar, aynı aileler, aynı hayatlar.

Artık tamirci çırağının cebinde haftalığı değil, akıllı telefonu var. Ve o telefonun içinde, ona servetler vaat eden, her saniye ulaşılabilir, insafsız bir kumar makinesi. Sokakların mafyası, yerini uluslararası çetelere ve yerli işbirlikçilerine bıraktı. Silahlı çatışmalar, dijital ortamlarda para akışlarına dönüştü. Ama sonuç aynı: Cinayetler, kara para aklama, namusun çiğnenişi ve paramparça olmuş aileler.

Ancak bu sefer bir fark var: Devlet, dijital dünyadaki bu canavarı görüyor ve harekete geçiyor. Son dönemde art arda düzenlenen operasyonlar, sadece birer gözdağı değil, bu topraklarda bir daha o karanlık günlerin yaşanmayacağına dair güçlü bir iradedir. Geçmişin ağır tecrübesi, bugünün mücadelesine ışık tutuyor.

Bu, sadece kanun yaptırımlarıyla kazanılabilecek bir savaş değil. Bu, bir neslin bilinçlendirilmesi gereken kültürel bir mücadeledir. Ebeveynlerin çocuklarının dijital dünyadaki hareketlerinden haberdar olması, gençlere bu tuzakların birer eğlence değil, hayatlarını karartacak birer batak olduğunun anlatılması gerekiyor.

11 Şubat 1998’de vurulan kilit, fiziki mekanları kapattı. Şimdi, hep birlikte, dijital cihazlarımıza ve zihnimize vurmamız gereken bir kilit var. Geçmişin acıları, geleceğimizi kurtarmak için bize yol gösteriyor. Unutmayalım: Ekranın ardındaki bahis siteleri, dünün kumarhanelerinden farksız. Kaybeden hep aynı olacak.