Kızılcık Şerbeti…Show TV’nin fenomen dizisi. Yeni sezonun ilk bölümü yayınlandı. Doğa ile Firaz’ın sahnesi sosyal medyayı yıktı geçti.
“Toplumsal değerlere aykırı!” dediler.
“Ahlaki yapımızı bozuyor!” dediler.
RTÜK inceleme başlattı, fragman kaldırıldı.
İyi güzel de…
Televizyonda yayınlanan onlarca gündüz kuşağı programı var.
Televizyonu açın…
Aile kurumunun canlı canlı otopsisi yapılıyor!
Sabah başlıyoruz Esra Erol’a, Müge Anlı’ya…
Bir aile dramı, bir skandal, bir ihanet…
O, teyzesine kaçmış.
Bu, kaynanasıyla birlikte olmuş.
Kocası çocuğun babası değilmiş.
DNA testleri canlı yayında açıklanıyor.
Stüdyoda gözyaşı, bağırış, çağırış…
Anne kız birbirine giriyor, babalar stüdyoyu terk ediyor.
Bütün memleket ekran başında aile faciası izliyor.
Öğleden sonra başka kanala geçiyoruz.
Bu kez dizi başlıyor.
İhanet, töre cinayeti, silah, şiddet, dayak…
Kadına tokadın reyting yaptığı ülke burası.
Ama kimse çıkıp da
“Bu aile yapısına zarar veriyor” demiyor.
Kimse RTÜK’e şikâyet yağdırmıyor.
Ta ki…
Kızılcık Şerbeti’nde bir sahne patlayana kadar!
Doğa ile Firaz’ın sahnesi…
İyi güzel de…
Bu seçici tepki neden?
Bir diziye yükleniyoruz…
Diğerine üç maymunu oynuyoruz.
Oysa mesele sadece bir dizi değil.
Mesele bizim tutarlılığımız.
Toplumsal değerleri savunacaksak, her yerde savunalım.
Sadece popüler dizilerde değil.
Gündüz kuşağında da, prime time’da da, magazinde de…
RTÜK’ün görevi sansür değil, denetim.
Halkın görevi linç değil, sorgulama.
Eleştirinin de, tepkinin de adil olması lazım.
Bugün Kızılcık Şerbeti, yarın başka bir dizi…
Ama asıl sorun hâlâ duruyor:
Toplumsal değerlerimizi korumak için gösterdiğimiz tepki
Neden sadece seçtiğimiz yerlerde ortaya çıkıyor?
Keşke bu öfkeyi;
Her gün işlenen kadın cinayetlerine,
Çocuk istismarına,
Gerçek hayattaki ahlaksızlıklara da göstersek.
İşte o zaman
Toplumsal değerler gerçekten korunur.
Gold Film ise yaptığı açıklamada,
“Dizi aile kurumuna saldırmıyor, toplumsal hassasiyet gözetiliyor” dedi.
RTÜK de “inceleme sürecimiz devam ediyor” açıklaması yaptı.
Bakalım bundan sonra sahneler değişir mi,
Yoksa biz hâlâ tepkimizi seçerek mi gösteririz?