Memleketin mizah damarına serum bağlayan Leman, bu kez karikatürüyle damarları patlattı.

Gazze’deki katliamı anlatacağız diye Peygamberimiz Hz. Muhammed’i ve Hz. Musa’yı bulutların üstünde konuşturarak sahneye sürdüler.

“Ben Muhammed’im”, “Ben Musa’yım”…

Altında bombalar, enkaz, ölü çocuklar…

Düşünce belki masum görünüyordu. Ama çizgi yanlıştı.

Çünkü bu topraklarda peygamberi resmetmek sadece bir “tabu” değil; milyonlarca insanın inancının, vicdanının en dokunulmaz köşesidir.

Bu yüzden kimse onu kalemiyle, fırçasıyla şekillendirmeye kalkmaz.

Kalkarsa da o çizgi, inananların kalbine hançer gibi saplanır.

Buna “mizah” demek aymazlıktır; insanların kutsalına el uzatmaktır.

O suret, bu coğrafyada gözlerle değil gönüllerle korunur.

Sen kalkıp bunu bir karikatüre sığdırmaya çalışırsan, milyonların inancına saygısızlık etmiş olursun.

Üstelik bunu da sanat, ifade özgürlüğü diye savunursun.

Kusura bakma, bunun adı özgürlük değil, düpedüz hadsizliktir.

Yani…

Dünya kadar malzeme var.

Koskoca İsrail devleti var, Netanyahu var, zalimin ta kendisi orada.

Sen kalk, Gazze’yi anlatacağım diye, milyarlarca insanın kalbindeki peygamberi karikatürize et…

Sonra da “ifade özgürlüğü” de.

Yok öyle şey.

Kutsala dokunmak mizah değildir, olsa olsa ciddiyetsizliktir…

Saygısızlıktır…

Bu yüzden Leman yanlış yaptı, çok da net söylüyorum: Yanlışın mizahı olmaz.

Ama asıl facia, bu ülkede her olayı anında yangına çeviren provokasyon iklimi.

Daha mürekkebi kurumadan dergi binası önünde kalabalıklar toplandı, sloganlar patladı.

Kimi yumruk, kimi taş hazırladı.

“Dişe diş, kana kan” diyen bile çıktı.

Bu yanlışın üstüne dökülen benzin de başka bir skandal.

Bakıyoruz Taksim’e…

1 Mayıs’ta “emeğin bayramını” kutlamak isteyen işçiye polis barikat, biber gazı, cop…

Kadınlar yürümek istese gözaltı.

Üniversiteli gençler “biz bu harçları ödeyemeyiz” dese ablukaya alınır.

Ama iş Leman’ı protesto etmeye gelince…

Günlerdir Taksim’de serbest kürsü.

Sanki anayasaya, kanunlara yazılı basın açıklaması usulü değil, adeta şeriat nöbeti.

Bayraklar açılmış, meydan dolmuş, sloganlar gürlüyor.

Polis ne yapıyor?

Bu mudur adalet?

Bu mudur hukuk?

Bir karikatürü protesto etmek meşru da, işçinin, öğrencinin, kadının sesi mi yasak?

Devlet dediğin terazidir; herkesin hakkını eşit tartar.

Burada ise adeta “kim daha dindar gözükürse onun sesine izin” anlayışı var.

Velhasıl…

Leman yanlış yaptı,

ama ondan da beter yanlışları günlerdir izliyoruz.

Bir tarafta kutsalı karikatürle hafife alan bir edepsizlik,

öbür tarafta bu fırsattan istifade meydanı doldurup “daha çok din, daha az hukuk” diye bağıran gruplar…

Bu ülkede mizah da özgürlük de hep taraflı oluyor.

Kutsalları karikatür çizgileriyle örselemek kadar, meydanlarda dini siyasete alet etmek de ayıp.

Biz hâlâ gerçek mizahı, gerçek özgürlüğü, gerçek saygıyı öğrenemedik.

O yüzden bu memlekette karikatür bile can acıtıyor.