Turizmciler son günlerde en büyük sıkıntılarından birini şöyle dillendiriyorlar: "Bir bu savaş eksikti." İsrail-İran gerilimi, zaten düşüş eğiliminde olan rezervasyonları adeta durma noktasına getirdi.

Turizm sektörü, küresel siyasi gerilimlerden en hızlı etkilenen sektörlerin başında geliyor. Arada binlerce kilometre mesafe olsa da, turistler için "savaş" kelimesi, tatil planlarını anında iptal ettirebiliyor. Özellikle yüksek harcama yapan turistler, güvenlik endişeleri nedeniyle Türkiye gibi cazip destinasyonlardan bile uzak durabiliyor.

Lüks Turist Kaçıyor, Bütçeli Turist Şaşkın

Türkiye’ye gelen turistleri kabaca ikiye ayırabiliriz: "Para harcayanlar" ve "bütçesi kısıtlı olanlar." İlk grup, siyasi krizlerden doğrudan etkilenirken, ikinci grup için asıl sorun Türkiye’nin pahalılaşması.

Evet, Türk Lirası’ndaki görece istikrar ve enflasyonun yarattığı maliyet artışları, turistlerin cebini yakıyor. Otellerin, restoranların ve turizm hizmetlerinin TL bazlı maliyetleri arttıkça, döviz kazanan turistlere fiyatlar katlanıyor. Örneğin, birkaç yıl önce 100 dolara yenen lüks bir akşam yemeği, bugün 200 doları bulabiliyor. Avrupa’da yıllık enflasyonun %3-5 olduğu bir dönemde, Türkiye’deki bu fiyat artışları turistlerin gözünü korkutuyor.

Vergi Yükü de Eklenince…

Bir de bizim turizme kendi elimizle vurduğumuz darbeler var. Bilindiği gibi, turizm sektöründeki KDV oranı %8’den %10’a çıkarıldı. Üstüne bir de %2 konaklama vergisi eklendi. Bu artışlar, fiyatları daha da şişiriyor. Rakip ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye’nin vergi yükü artık daha fazla. Özellikle Yunanistan, İspanya gibi destinasyonlarla rekabet ederken, bu ek maliyetler tur operatörlerinin işini zorlaştırıyor.

Peki, Çözüm Ne?

1. Güvenlik Algısını Sağlamlaştırmak: Siyasi gerilimlerin turizmi vurmasını engellemek için, Türkiye’nin güvenli bir destinasyon olduğu mesajı sürekli vurgulanmalı.

2. Fiyat Politikalarında Esneklik: Döviz bazlı kampanyalar, erken rezervasyon indirimleri ve paket turlarda çeşitlilik sunularak turistler cezbedilebilir.

3. Vergi Düzenlemeleri: Turizm sektöründeki vergi yükünün gözden geçirilmesi, uzun vadede sektörün rekabet gücünü artırabilir.

4. Alternatif Turizm Stratejileri: Kültür turizmi, sağlık turizmi ve gastronomi turizmi gibi niş alanlara yönelmek, farklı turist profillerine hitap edebilir.

Krizden Fırsat Çıkarmak Mümkün mü?

Turizm, Türkiye’nin en kırılgan ama aynı zamanda en dinamik sektörlerinden biri. Her kriz, doğru stratejilerle bir fırsata dönüştürülebilir. Ancak bunun için devletin, sektör temsilcilerinin ve işletmelerin uyum içinde hareket etmesi şart.