20 Kasım…Dünya Çocuk Hakları Günü. Bu tarih, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabul edildiği gün.
1989’dan beri verilen bir söz var insanlığa:
“Her çocuk korunacak, beslenecek, okutulacak.
Her çocuk güven içinde büyüyecek.”
Ama bu ülkede sözler kâğıtta kalıyor.
Gerçekler sokakta yazılıyor.
Kuru kutlamalardan, hashtag yarışlarından, duyarlılık pozlarından yorulduk.
Ben sahici eylemin yanındayım.
Ben çocukların iyi olma halini gerçekten önemseyenlerin tarafındayım.
Kurumların hedefi aileyi değil, bireyi güçlendirmek olmalı.
Bir tas çorbanın bile okul yemekhanelerinde sosyal statüye dönüşmediği…
Ekonomik açmazların çocukların omzuna bir kabus gibi çökmediği…
Hiçbir çocuğun doğduğu gün, hakkının elinden alınmadığı bir ülke…
Cumhuriyet’in 102. yılında ortak hedefimiz bu olmalıydı.
Ama olmadı.
Olmadığını her gün yüzümüze çarpan acı örneklerle görüyoruz.
Bu ülkede hâlâ çocuk yaşta evlendirilen kızlar var.
13’ünde gelin edilen, tarikat kapılarında karartılan hayatlar…
Biz “çocuk gelin” diyoruz, onlar çocukluğunu kaybediyor.
Bir çocuğun omzuna gelinlik değil, kitap yakışır.
Ama kimse duymuyor.
Görünmeyen bir işçi ordusu büyüyor.
Çocuk işçiler…
Atölyede, tarlada, sanayide çalışanlar…
Sabahın köründe mesaiye başlayanlar…
Kimisi 8 yaşında, kimisi 10.
Umut yerine yük taşıyan çocuklar.
Yoksulluğun, adaletsizliğin ve ihmalin en net fotoğrafı onlar.
Ve istismarın karanlığı…
Tarikat yurtlarında örtbas edilen vakalar…
Cezasızlığın cesaret verdiği düzen…
İkinci kez travmatize edilen çocuklar…
Narin mesela.
Bir kız çocuğu…
Aramızdan koparıldı.
Katilleri hâlâ bulunmadı.
Adalet hâlâ gelmedi.
Sıla bebek…
Daha nefes almayı öğrenemeden hayattan koparılan küçücük bir can.
Onu da unuttuk.
Ve isimlerini bile bilmediğimiz binlercesi:
Işıklarda mendil satanlar…
Sokakta cam silenler…
Kayıt dışı doğanlar…
Kimliği bile olmayan mülteci çocuklar…
Kaybolup istatistiklere bile giremeyenler…
Her biri bu ülkenin vicdanına birer çizik attı.
Ve artık o çizikler yok olmuyor.
Eğitim hâlâ eşit değil.
Bazı şehirlerde çocuklar tam donanımlı okullarda okurken, başka şehirlerde çocuklar hâlâ konteyner sınıflarda ders görüyor.
Doğuda kız çocuklarının okulla bağı hâlâ pamuk ipliğine bağlı.
Yoksulluk en çok onların geleceğini çalıyor.
Bir ülke kendi çocuklarını okutamazsa, zaten geleceğini kaybetmiştir.
Bu ülkede çocuk haklarının bir günü yok.
Çünkü bu ülkede çocukların hakları yok.
Ve biz bugün Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutluyoruz öyle mi?
Hayır.
Bugün kutlama günü değil. Bugün hesap günü.
Kayıplarımızla yüzleşme günü.
Utançlarımızı görme günü.
“Artık yeter” deme günü.
Çocukları korumayan bir ülkenin yarını olmaz.
Geleceği olmaz.
Umudu olmaz.
Bir gün değil…
Her gün çocuk hakları.