Siyaset, ne yazık ki her dönemde çıkar ilişkilerinin en çok döndüğü alan oldu. Kimi zaman ideoloji nutukları atanlar, kimi zaman ülkeyi kurtarmak için en keskin sözleri söyleyenler…

Gün geldiğinde menfaatler söz konusu olunca bambaşka insanlar kesildiler.

Masada ilkeler değil, ihaleler konuşuldu.

Meydanlarda adalet diye bağıranlar, kulislerde pazarlık yaptılar.

Kimi ideolojiyi bayrak yaptı, kimi dini, kimi partiyi…

Ama konu menfaate, çıkar ilişkisinden pay kapmaya gelince hepsi aynı masada buluştu.

Ve bu durum sadece genel siyasette değil, yerelde de birebir yaşanıyor.

Örneğin Esenyurt…

Burada da her türlü dümen çevirip sonra devekuşu misali kafasını kuma gömenler var.

Sanıyorlar ki görünmez oluyorlar.

Sanıyorlar ki yaptıkları gizli kalıyor.

Sanıyorlar ki kimse fark etmiyor.

Ama Esenyurt küçük yer beyler!

Burada kim kiminle yürüdü, hangi kapıda pazarlık yaptı, hangi masaya oturdu, herkes bilir.

En tehlikeli yeriniz açıkta, dikkat edin.

Millet her şeyi görüyor, herkes her şeyi konuşuyor.

Geçmişte belediye başkanlarının peşinde koşup, kapı kapı dolaşanlar…

Onların etrafında fır dönenler, bir fotoğraf karesi için sıraya girenler…

Kayyum döneminde bir anda saf değiştirenler, yeni masalara oturanlar…

Şimdi kalkıp hâlâ belediyeden ihale alanlar, iş takip edenler…

Sanıyor musunuz ki halk unuttu?

Bir de var ya o meşhur “alkol masası devrimcileri…”

Her akşam memleketi kurtaran, sabah olunca ideoloji nutukları atanlar…

İşlerine gelince en keskin, en taraflı, en yüksek sesli olanlar…

Ama iş menfaate, ranta, ihaleye gelince bir anda bambaşka insanlar kesilenler!

Meğer gizli kapaklı belediyelerle, başka odalarla, başka masalarla iş çeviriyorlarmış.

Bu mudur siyaset?

Bu mudur ilke, bu mudur duruş?

Kafayı kuma gömüp saklanmakla olmuyor.

Çünkü açıkta kalan yerinizden rezaletleriniz sızıyor.

Hem de daha büyük bir utançla…

Esenyurt’un hafızası güçlüdür.

Kim nerede ne konuştu, hangi kapıdan çıktı, hangi koltuğa oturdu, unutmuyoruz.

Kimin gerçekten Esenyurt için çalıştığını, kimin kendi cebi için uğraştığını çok iyi biliyoruz.

Devekuşu usulü siyasetle ancak günü kurtarırsınız.

Günü geldiğinde de bu oyunu bozar, o hesap masasına sizi oturtur!